Aşkale Çimento’nun tarihçesi ile ilgili bilgi verir misiniz?
Aşkale Çimento, 1971 tarihinde döner fırın ateşlenerek işletme faaliyetine başlamıştır. Kuruluşundan 1984 yılı sonuna kadar Türkiye Çimento Toprak Sanayi T.A.Ş.’ye bağlı bir fabrika müdürlüğü olarak çalışan şirket, 1985 tarihinden itibaren müessese statüsüne çevrildi. 1987 tarihinde ise, Aşkale Çimento Sanayi T.A.Ş statüsüne çevrildi. 1991’de alınan karar ile özeleştirmek üzere Türkiye Çimento ve Toprak Sanayi’ye ait hisseleri T.C. Başbakanlık Kamu Ortaklığı İdaresine devredildi. 1993 yılında Erzurum ve bölge insanı tarafından kurulan çok ortaklı ERÇİMSAN şirketi tarafından, özelleştirme yoluyla satın alındı.
Aradan geçen 23 yıl içinde; çimento sektöründe Aş- kale, Trabzon, Erzincan, Gümüşhane, Van ve Bile- cik’teki fabrikaları ile önemli bir aktör haline gelen şirketimizin; Erzurum, Ağrı, Aşkale, Trabzon, Beşik- düzü, Tirebolu, Rize, Bilecik, Bursa, İstanbul, Amasya ve Tokat’ta hazır beton tesisleri bulunmaktadır. Erzincan’da Çelik İmalat Tesisi ve Tercan’da Taş Kırma ve Öğütme Tesisi bulunmaktadır. Aşkale Çimento, bünyesinde bulunan çimento ve hazır beton tesisleriyle hem bölgede, hem de Türkiye’de büyümeye devam ediyor. Şirketimiz 23 yıldır daha fazla yatırım, daha fazla işgücüyle bölgemiz ve ülkemiz için çalışıyor.
Aşkale Çimento’nun Türk Çimento sektöründeki yerinden bahseder misiniz?
Aşkale Çimento; iki binden fazla direkt çalışanı ve ülkenin önemli bir kısmına yayılmış bayileriyle artık sektörünün öncü kuruluşlarından biri olarak anılmaktadır. Ürün kalitesi ve pazarda en hızlı ulaşılabilir olması nedeniyle de tercih edilen bir şirket konumuna geldi. 2004 yılında Türkiye ekonomisinin devler ligine 478. sırada giren Aşkale Çimento, İstanbul Sanayi Odası’nın açıkladığı “Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu” listesinde 2014 rakamlarıyla 154. sıraya yükseldi.
Kaliteyi, verimliliği, müşteri odaklılığını, çevreye duyarlılığı ve çalışanlarının güvenliğini olmazsa olmaz olarak kabul eden Aşkale Çimento, gerçekleştirdiği bu yatırımlarla sadece bölgede değil, Türkiye’de de adını gururla yazdırmıştır. Aşkale Çimento; tüketicilerinin, bayilerinin, çalışanlarının, hissedarlarının ve diğer tüm paydaşlarının verdiği güçle devam ettirmektedir. Şu anda fabrikalarımızın çimento üretim kapasitesi 9,8 milyon tona yaklaştı. Bu haliyle Türki- ye çimento üretim kapasitesinin % 12’sini karşılayacak konuma geldik.
Aşkale Çimento’nun günlük üretim kapasitesi nedir?
1000 ton/gün klinker kapasiteye sahip olmasın rağmen, kuruluş aşamasında yapılan bazı hatalardan dolayı günlük 750-800 ton/gün klinker üretir halde devam etti. Aşkale Çimento, ilk satın alındığında 300.000 ton klinker üretim kapasitesi olmasına karşın 270.000-280.000 ton klinker üretiyordu.
Özelleştirmeyle beraber yapılan hızlı yatırımlarla ilk etapta 380.000 ton, sonraki kapasite artışlarıyla da 500.000 ton klinker üretir hale geldi. İkinci kapasite artırımı yatırımıyla beraber, yeni bir sistem kurularak 3.500 ton günlük bir hat kuruldu. Kurulan bu hatla birlikte Aşkale’de bulunan fabrika, 1.650.000 ton/yıl klinker, 2.000.000 ton/yıl çimento üretim kapasitesine ulaştı.
Günümüz çimento endüstrisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Özellikle batı ülkeleri ile kıyasladığımızda, Türkiye’nin altyapısının çok yetersiz olduğunu net şekilde görüyoruz. Dünyadaki eğilimlere de bakıldığında, gelişmiş ülkelerde kişi başına çimento tüketimleri 1000 kg/yıl olarak, en az 10-15 senelik bir süreçte devam etmiş, daha sonra tüketim azalmaya başlamış. Bu çerçeveden bakarsak, Türkiye’de altyapıların bitirilmesi açısından, yeniden yapılanma sağlanması ve binalarımızın tekrar rehabilite edilmesi için önümüzdeki süreçte 63.500.000 ton tüketimle bir 10 yıl daha devam edileceği görülüyor. Yani önümüzdeki 10-15 yıllık süreçte çimento tüketimi bu- günkü gibi 63.500.000 ton olarak devam edecek ve sonraki süreçte azalmaya başlayacaktır.
Küresel ve bölgesel olarak çimento pazarı hakkında neler düşünüyorsunuz?
Dünya sürekli değişiyor, yeni sıkıntılar ortaya çıkıyor. Türkiye’nin etrafında şu anda savaş ortamı var ve Dünya’da da büyük daralmalar mevcut. Ekonomiler sıkışmış durumda. Dünya eğer bir rahatlama dönemine girerse, özellikle doğu ülkelerinde, yani Türkiye, İran, Irak, Suriye, Afrika ülkeleri ve İran’ın daha doğusundaki geri kalmış bölgelerde çok büyük miktarda tüketimin olacağı tahmin edilebilir. Ancak bu tamamen Türkiye’nin ve dünyanın rahatlamasına, rehabilite olmasına ve sorunlardan arınmasına bağlı.
Aşkale Çimento’nun yakın bir zamanda yurt içi ve yurt dışı yatırımları olacak mı?
Aşkale Çimento’nun çimento sektöründeki büyümesi yeni yatırımlar üzerinden olmayacak. Yeni yatırım- lar mutlak surette kapasite arttırışı değil iyileştir- me şeklinde olacaktır. Ancak, yeni alımlarla Türkiye çimento sektöründe büyümeyi hedefliyoruz. Yurt içindeki yeni yatırımlarımız enerjiye ve verimliliğe dönük çevresel yatırımlar şeklinde gerçekleşecek- tir. Yurt dışına ise birkaç bölgede elimizde bulunan yüksek klinker kapasitesini tüketmek için değirmen yatırımı üzerine düşünüyoruz.
Aşkale Çimento’nun ihracat rakamları nedir? Özellikle hangi ülkeler pazar olarak seçilmektedir?
Şu anda Aşkale Çimento 200.000 ton/yıl yıllık çimento ihracatı yapıyor. Klinker çok cüzi miktarda oluyor. İlk etaptaki yatırım planlarımız çok yakın pazarımız olan Gürcistan, Nahcivan, Azerbaycan ve Kafkas ülkeleri, ikinci etapta ise Afrika için olacaktır. Afrika çok büyük ve geri kalmış bir pazar ve burada çok büyük imkanların olduğu söyleniyor.
Bizim de şu anda bu bölge üzerine araştırma ve çalışmalarımız devam ediyor.
Sizce dünyadaki hangi bölgelerde çimento arzı yükselerek artacaktır?
Çimentonun Türkiye içerisindeki arzı ve tüketimi şu anda batı bölgelerde çok yoğun, çünkü yeniden yapılanma ve büyük yatırımlar o bölgede gerçekleşiyor. Ancak, Türkiye’de hükümetin mutlaka doğuya da eğileceğini, doğudaki göç sorunlarına çözüm bulmak amacıyla bu bölgedeki yatırımları çok etkin hale getireceğini düşünüyoruz. Bu düşüncemiz gerçekleşmezse zaten Türkiye’nin doğusu bitmiş hale gelir.
Çünkü doğuda da işsizlik hat safhada. Doğuda insanlar çocuklarına iş bulamadığı için emekli oluyor. ‘’Neden batıya gidiyorsun?” diye sorulduğunda “4 tane çocuğum var, Erzurum’da, Van’da, Kars’ta ne iş yapabilirler? Çocuklarımı İstanbul’a götürürsem her biri asgari ücretle de çalışsa belli bir gelir sağlanır.’’ diyorlar. Türkiye hükümetinin mutlaka doğuda yeni bir kalkınma projesi hazırlayıp doğu ile batı arasındaki kalkınmışlık farkını azaltması lazım.
Doğuda da, İstanbul’da vergi aynı olursa, doğudaki sigorta primi de, Erzurum’daki sigorta primi de İstanbul ve İzmir’deki ile aynı olursa, Türkiye’nin doğusuna kimse gelip yatırım yapmaz. Hükümetlerimizin bu duruma mutlaka çözüm bulması gerekiyor.
Türkiye ortalama bir gelir düzeyine ulaşana kadar doğu illerine çok önemli ve uzun vadeli desteklerin verilmesi gerekiyor. Türkiye ancak bu şekilde dengeye ulaşır. Avrupa ülkelerinde seçilmiş bir bölge yok. Örneğin; Almanya’da bütün iller aynı kalkınmışlıktadır. Değer artışı da işsizlik de eşit orandadır. Türkiye’ye baktığımız zaman; İzmir farklı, Ankara farklı, Erzurum, Kars, Iğdır daha farklı.
Bu kalkınmışlık farkının mutlaka ortadan kaldırılması lazım. Aksi takdirde Türkiye’yi başka sıkıntılar da bekler. Doğudan batıya göç ederek orada da mağdur olan, göç ettiği yerdeki koşullara uyum sağlamayan insanların farklı yerlere kayma olasılığı yüksektir.
Sizce kentsel dönüşüm projeleri çimento sektörünü nasıl etkiliyor?
Erzurum ve doğu bölgelerinde herhangi bir hareket yok ancak batıda hareketlilik çok yüksek. Türkiye’nin aşağı yukarı 6 bölgesinde işletmemiz var. Bilecik fabrikamızın olduğu bölgede kentsel dönüşüm projeleri devam ediyor. İstanbul, Ada- pazarı, Bursa bölgelerinde çok olumlu gelişmeler var, çimento tüketimleri yükseliyor. Tabii bölge dışındaki çimento oyuncuları da o bölgeye gelerek artıştan pay sağlamaya çalışıyorlar.
Buna karşın doğudaki bulunan fabrikalarımızda her- hangi bir hareketlilik yok. Van’da ve Erzurum’da fabrikalarımız var. Bu bölgelerdeki yatırımlar çok sınırlı ve terörden dolayı insanların güveni de azalmış durumda. İnşallah terör sorunu çözüldüğü zaman bu bölgelerde yatırımlar artacaktır.
Türk Çimento sektörünün sizce en büyük sorunu nedir?
Genel görüşüm; Türkiye’nin bu sektörde ve diğer sektörlerde vahşi kapitalizme kapılmaması gerektiği yönünde olup, Türkiye’nin kaynaklarını çok iyi kullanmak zorunda olduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin çimento üretim kapasitesi şu anda 71.000.000 ton, iç tüketimi ise 63.500.000 tondur. Türkiye’de hala yeni çimento fabrikalarına teşvikler verilmekte ve yatırımcılar yeni yatırımlara özendirilmektedir.
Bu da %50’si yurt dışı kaynaklarla yapılan çimento fabrikaları için çok büyük bir zarardır. Türkiye’nin kaynakları boşa gitmektedir. Türkiye’de şu anda kapasite kullanım oranı, bilhassa doğudaki fabrikalarımız için söylüyorum, %50 civarında olup, %50 kapasite kullanımıyla işletmelerin ayakta durmasının da zor olduğunu düşünüyorum.
Devletimizin mutlaka çözüm üreterek yeni çimento fabrikalarının yapılması yerine, kapasite artırımına, kaliteyi yükseltici ve rehabilite edici çevresel yatırımlara, iş güvenliği konularına ağırlık verilmesi gerekir. Diğer sektörlerde de tıkanan konular var. Demir çelik sektöründe ve aynı şekilde ağır sanayinin bazı kollarında da çok büyük şişkinlikler var. Dolayısıyla, dengelerin mutlaka planlı yatırımlarla kurulması gerekir.
Sintek Madencilik ile çalışma kararını nasıl aldınız?
2005 yılında Trabzon Çimento’yu Aşkale Grubu’na dahil ettiğimizde, orada bir değirmen yatırımı planlamıştık. Sintek’in Çin’den değirmen getirip yatırım yaptığını duymuştum. Kayseri’ye giderek Çimsa’ya yapılan değirmeni gördük ve böylece Sintek’le bizim ilişkimiz 2005 yılında başladı. Sonraki yıllarda Aşkale’nin büyümesi ve gelişmesinde Sintek’in çok büyük katkıları vardır.
Sintek’in de büyüyüp çimento kuran bir Türk şirketi olmasında da Aşkale Çimento’nun çok büyük özverileri vardır. Biz arkadaşlarımıza çok güvendik ve inandık. Onlar da bizim güvenimizi ve inancımızı boşa çıkarmadı. Sintek bugün itibariyle Türkiye’de kendi başına çimento fabrikası yapacak ender kuruluşlardan biridir. Kendilerine çok teşekkür ediyor, başarılar diliyorum.