Röportajımıza kendinizden ve profesyonel özgeçmişinizden bahsederek başlayabilir miyiz?
1976 Alanya doğumluyum. Evliyim ve 2 çocuğum var. 1999 Gazi Üniversitesi Makine Mühendisliği mezunuyum. Sonrasında ODTÜ’de Çimento Mühendisliği bölümünde yüksek lisans yaptım. Çimento sektörü ile tanışmam 2003 yılında ÇİMTEK firması ile başladı. Daha öncesinde yaklaşık 3 yıl kadar beton ve asfalt santrallerinin üretiminde çalıştım. 2007 yılında CIMPOR firması yatırım departmanında Proje Sorumlusu olarak görev aldım.
Şirketin 2011 yılında Votorantim Grubu tarafından satın alınmasından sonra da aynı şirkette Yatırımlar Müdürü olarak çalışmaya devam ettim. 2014 yılı sonunda Çimsa firmasına geçtim. Burada 6 ay gibi kısa bir süre görev aldıktan sonra, 2015 Haziran ayında halen çalışmakta olduğum Limak Çimento Grubu’na katıldım. Grup Proje Müdürü olarak başlamış olduğum süreci şu an için Grup Proje Direktörü olarak devam ettirmekteyim. Bu pozisyonun gereği olarak, Grubun gerek yurt içi, gerekse yurt dışı tüm yatırım faaliyetlerinin yönetiminde aktif rol almaktayım.
Limak Şirketler Grubu’nun yurt içinde ve yurt dışında devam eden yatırımlarından bahseder misiniz?
2000 yılında çimento sektörüne girmiş olan Limak, bugüne kadar sürekli bir yatırım faaliyeti içinde olup halen hız kesmeden yatırımlara devam etmektedir. Gerek satın almalar gerekse yeni yatırımlar ve kapasite artışları ile birlikte Limak Çimento, üretim kapasitesi itibarı ile sektörde bugün Türkiye’nin 2. büyük çimento grubu haline geldi. Bu noktaya gelinmesinde üst yönetim ve CEO’muzun almış olduğu hızlı ve stratejik yatırım kararları ana etken.
Grup tüm bu yatırımların gerçekleştirilmesinde görev alan tecrübeli ve dinamik bir yatırım kadrosuna sahip. Bu dinamik yapı eş zamanlı olarak birçok farklı lokasyonda projeler yürütüyor. Öte yandan işe alınmış yeni mühendislere de söz konusu projelerde görev verilerek mesleki gelişimlerine katkıda bulunuluyor.
Halihazırda yurt içinde 1,8 milyon ton çimento üretim kapasiteli Anka Entegre Çimento Fabrikası ve 2,3 mil- yon ton çimento üretim kapasiteli Kilis Entegre Çimento Fabrikası’nın da yatırımlarına devam ediliyor. Anka Çimento yatırımında mekanik montajın son aşamasına gelindi. Önümüzdeki birkaç ay içerisinde, tesiste test süreçlerinin tamamlanmış olması hedefleniyor.
Kilis Projesi’nde ise proses firması belirlendi, finansman süreci ise tamamlanma aşamasında. Öte yandan yatırım ile ilgili mühendislik çalışmaları da devam ettiriliyor. Grubumuz Afrika kıtasında gerçekleştirmekte olduğu yatırımlarla uluslararası platformda da boy göstermeye başladı. Bu kapsamda Mozambik’in Maputo şehrinde yatırımına Ocak 2016’da başlanmış olan Çimento Öğütme ve Paketleme fabrikası 0,7 milyon ton çimento/yıl üretim kapasitesi ile Aralık 2016 ayında devreye alındı.
Öte yandan Fildişi Sahili’nin Abidjan şehrinde kurulumu devam etmekte olan Çimento Öğütme ve Paketleme fabrikası 1 milyon ton çimento/yıl üretim kapasiteli olarak planlandı. 2018 yılı içerisinde bu yatırımın tamamlanarak devreye alınması planlanıyor.
İlerleyen dönemlerde planlanan yatırımlarınız var mı?
Grubumuz öncelikli olarak, devam eden yatırımlarımızın tamamlanmasına konsantre olmuş durumda. Bugüne kadar olduğu gibi öncelikle stratejik noktalarda olmak üzere piyasa gereksinimleri de göz önünde bulundurularak yurt içi ve yurt dışı yatırım fırsatları değerlendiriliyor.
Sürdürebilirlik çimento sektöründe de çok önemli bir konu. Bu konudaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Grubumuz doğaya saygılı, sürdürülebilir üretim anlayışıyla tüm fabrikalarında kapasite artırımı, modernizasyon ve enerji verimliliğine odaklanarak çevre dostu üretim çalışmalarına hızla devam ediyor.
Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü tarafından her yıl düzenli olarak yapılan “Çimento Sektörü Enerji Verimliliği Benchmarking” çalışmasında 2015 yılında paçal çimento özgül enerji tüketiminde; Türkiye’de bulunan toplam 49 çimento fabrikası arasından, grup fabrikalarından Şanlıurfa Çimento birinci, Balıkesir Çimento üçüncü ve Trakya Çimento ise dokuzuncu sırada yer aldı. Bu veriler enerji verimliliğinin Çimento grubumuz için anlamını ifade ediyor.
Son yıllarda gelişmekte olan ülkelerde artış eğilimini koruyan çimento üretimi hakkında neler düşünüyorsunuz?
Daha önce Türkiye Çimento üreticileri için birer hedef pazar konumunda olan ihracat yaptığımız birçok ülkede, son dönemlerde yapılan yeni çimento fabrikaları ihracat pazarını oldukça daralttı. Bizim grubumuz için Irak pa- zarı buna en iyi örnek. Irak şu an Türkiye çimento üreticileri için bir pazar olmaktan çıktı. Bunun neticesi olarak çimento ihracatının toplam satışlar içerisindeki payının azaldığı görülüyor.
Çimento sektörü için gelecek vadeden en önemli pazar Afrika kıtası. Grubumuz bu pazara çimento ihracatı yapmak yerine, bu pazarda üretim yaparak etkin bir oyuncu olmayı hedefliyor. Bu bölgede genel olarak karşılaşılan en büyük sorun, ana hammadde (kalker) kaynaklarının kıt olması veya uygun lokasyonlarda olmaması.
Bu durum entegre çimento fabrikalarından ziyade öğütme ve paketleme fabrikalarının kurulumunu ve klinkerin dışarıdan teminini daha efektif hale getiriyor. Bunun sonucu olarak da iç piyasada ihtiyaç fazlası olan klinkerin satışı için iyi bir pazar imkanı yaratılıyor. Tabii burada fabrikanın lokasyonu ve klinker maliyetleri de göz ardı edilemeyecek hususlar.
Kısa vadede yurt içi ve yurt dışı inşaat sektöründe nasıl bir gelişme bekliyorsunuz?
Kamu-özel sektör iş birliği modeli kapsamında ve devlet garantörlüğünde; özel inşaat şirketlerinin finansman yükünü taşıdığı mega altyapı ve ulaşım projelerine kısa vadede devam edileceği varsayımıyla önümüzdeki birkaç yıllık süreçte çimento sektörünün kendisini belirli bir ivmede tutacağı öngörülebilir. Türkiye’de çimento üretimindeki arz fazlası, yeni ihracat imkanları oluşmadığı müddetçe bugün olduğu gibi gelecekte de sektörün en büyük problemi olmaya devam edecektir.
2018 için öngörüleriniz nelerdir?
Bu soruya iki ayrı perspektiften bakmak gerekir. Öncelikle önümüzdeki dönemde yapılacak olan seçimlerin etkisiyle altyapı çalışmalarının hareketleneceği, kentsel dönüşüm çalışmalarının hız kazanacağı, mega projelerin realize olacağı ve dolayısıyla çimento satışları açısından bir önceki yıla göre daralma olmayacağı kanaatindeyim.
Fakat diğer yandan, karlılıklar açısından, başta kömür ve elektrik olmak üzere artan üretim maliyetlerinden dolayı 2018 yılının çimento üreticileri için zorlu geçeceği öngörülebilir. Bu durum, kömür yerine ikame edilecek alternatif yakıt kullanımlarının daha da ön planda tutulacağı sonucunu ortaya çıkarıyor.
Son olarak okuyucularımız ile paylaşmak istediğiniz bir konu var mı?
2018 yılının çalışanlarımız, paydaşlarımız, sektörümüz ve ülkemiz için çok daha iyi geçmesini ümit ediyorum.