Filmlerde, belgesellerde gördüğünüz ve abartı diye düşündüğünüz her şey emin olun Havana’da fazlasıyla gerçek…
1950’lerde Karayipler’de bir şehir Havana. Orijinal adı ‘’La Habana’’ olan Havana, nüfus yoğunluğu sebebiyle hem Küba’nın, hem de Karayipler’in en büyük şehridir ve aynı zamanda Latin Amerika’nın önde gelen kentlerindendir. Küba’nın başkenti olan Havana’nın, uzun yıllar İspanyollar’ın etkisinde kalmış olmasından dolayı bazı sokaklarında İspanyol etkisi görülür.
Tropikal iklime sahip olan Havana’da, İlkbahar aylarında hızı 200km’ye ulaşan kasırgalar görülür. Turizm kenti olan Havana’da yer altı kaynakları mevcut olup, geçim kaynakları puro, şeker kamışı ve mısırdır. Sanayi bakımından gelişen şehir, Küba’nın en önemli endüstri bölgesidir. Metal ürünler, makine ve kimyasal ürünler önem taşırken bunların dışında, tütün ve tekstil ürünleri de üretilir. Rom ve Havana Club gibi içeceklerde ekonomilerindeki önemli öğelerdendir. Küba’da üretilen Purolar ‘’Havana’’ diye adlandırılır.
Havana; sahilleri, müziği, casinoları, arabaları, güzel kadınları, yakışıklı erkekleri, gece kulüpleri, yazarları ve bohem yaşam tarzıyla göz kamaştıran bir şehirdir. Gündüz teknelerde ve son model ara- balarda, gece ise casinolar ve gece kulüplerinde görülmemiş bir zenginlik sergilenir. Evet burası, Havana. 1950’lerin deyimiyle “ Karayiplerin Kraliçesi” ta ki 1958’deki Küba Devrimi’ne kadar… 1958’deki Küba devriminden sonraki yıllarda eşitlik, cesaret ve devrimin simgesi olan Küba, 1990’ların ortalarında tekrardan dünya ile ilişki kurmaya başlar.
Havana, ülkenin önemli ulaşım merkezidir. Hem doğal bir limana, hem de uluslararası havaalanına sahip olmasının yanı sıra, Havana koyu Dünya’nın en güvenli limanlarından biridir. Havana, açık hava müzesi olarak ta tanımlanır. Şehirdeki sayısız müze, barok ve neo klasik mimariyi temsil eden yapılar, dünyaca ünlü Küba müzikleri, lezzetli Küba yemekleri sunan restoranlar, kültür ve sanatı Havana’yı Dünya’da benzersiz güzellikte bir yer haline getirmektedir.
TARİHÇE
1515 Yılında Conguistador, (İspanyolca, fetihçi demektir.) DiegoValezguez de Cuellar tarafından bugünkü ismi Batabano olan şehrin yakınlarında kurulur. 1519 yılında ise bugünkü bulunduğu yere taşınır. Havana, 16. yüzyılda İspanyollar tarafından kurulmuştur. Stratejik bir noktada yer alan şehir, hazine taşıyan İspanyol gemileri için bir durak noktası görevi görmüştür. Dahası, İspanyolların başka ülkeleri işgal etmesi için de bir sıçrama noktası olarak kullanılmıştır.
1592 yılında kente Havana ismini koyan İspanya Kralı Philip II, aynı zamanda şehri korumak için surlar inşa ettirmiştir. İnşa edilen surlar, günümüzdeki çağdaş yapılara kadar geniş bir yelpazede mimari çeşitliliğe sahiptir. Kentte; neoklasik, sömürge dönemi barok, modern, dekoratif ve eklektik mimarinin örneklerini görmek mümkündür. Havana’nın mimarisinin şekillenmesinde, Walter Gropius, Richard Neutra ve Oscar Niemeyer gibi isimlerin önemli bir etkisi olmuştur.
Gelişerek önemli bir ticari ve askeri liman haline gelmesiyle, değerli hazinelerle yüklü gemiler korsanlar tarafından saldırıya uğramıştır. Havana 1538‘de yakılmış, 1533 ve 1535’te yağmalanmıştır. 1607’de Küba’nın başkenti olan Havana’yı, 1762’de Büyük Britanya alır. Ancak daha sonra Florida karşılığında değiş tokuş eder. Şehrin tekrar İspanyollar’ın eline geçmesiyle Amerika’nın en güçlü korunan şehri olarak yapılandırılır.
Devrim’den önce Havana, Karayip bölgesinin en popüler turizm destinasyonudur. Nedeni ise o zamanlar Amerika’da kısıtlanan pek çok şeyin serbest olmasıdır. Aslında Havana/Küba, bir nevi Amerikalıların kendi ülkelerinde yapamadığı her şeyi yaptığı bir eğlence merkezi durumundadır.
Fidel Castro ve arkadaşlarının gerçekleştirdiği sosyalist devrimin ardından başlayan ABD ambargosu nedeniyle, Havana’ya giden Amerikalı sayısı da hızla düşmüştür. Uzun yıllar süren ambargolar Havana’nın (aslında Küba’nın) gelişimini engellese de, bu ülkeye ve kente olan merak hiç azalmamıştır. Özellikle son yıllarda Küba’ya giden ziyaretçi sayısında hızlı bir artış yaşanmaktadır.
ABD’deki yasağın kalkmasıyla varlıklarını sürdüren kulüp ve kumarhaneler 1959’da Küba devrimi ile kapatılmıştır. Küba’lı devrimciler 3 Ocak 1959’da Küba’yı ele geçirmişlerdir. ‘’Boyanmamış duvarlar şehridir Havana’’ Havana’nın sokaklarında yürüdükçe, gezdikçe ve gördükçe şehrin sizi içine çektiğini görmeniz mümkün.
Hayatınız boyunca ne kadar fotoğraf çektirmişseniz, daha fazlasını Havana’da çektirmelisiniz. Objektife bir de Havana’da Gülümseyin! Havana’ya yolunuz düşmüşse eğer, puro ve Rom’suz dönmeyin!
BURALARI GÖRMEDEN GELMEYİN!
Havana 3 ana bölgeye ayrılır. -Habana Vieja (Eski Havana) -Centro Habana (Havana Merkezi) -Vedado (Daha modern ve yeni bölge)
Plaza de Revolucion
Havana denince akla ilk gelen Devrim meydanı.
Etrafında büyük binalar Che, Camilo ve Jose Marti anıtının heybetinin bir araya geldiğindeki muhteşemliği bozamıyor. Aynı bölgede bulunan halk kahramanı Jose Marti’nin hayatına dair bulunan müzeyi hafta arası 09:00-17:00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.
Museo de la Revolucion
Gezip, gördüğünüzde favori müzeniz olabilecek ‘’Devrim Müzesi’’ Fidel ve dostlarının gerçekleştirdiği devrimi anlatıyor. Aynı zamanda Küba Devrimi’ni, Fidel’i ve Che’yi oldukça güzel anlatan kitaplar bulabilirsiniz.
Plaza de Catedral
Havana’yı gezmek için ideal bir başlangıç olan‘ ’Katedral Meydanı’nda’’oldukça turiste, minik kafelere, sizi at arabasıyla gezdirmek isteyenlerle, yerel kıyafet ve purolarla fotoğraf çektirmek isteyen insanlarla karşılaşabilirsiniz.
Plaze de Armas
Kafeler, müzisyenler ve kitapçılarla dolu olan, hangi kafesine oturursanız oturun, lezzetli yiyecekler yiyebileceğiniz, eski bir tapınak olan El Temple’nin de yer aldığı, Havana‘nın en güzel meydanlarından biri olan Armas’ı mutlaka görmelisiniz.
Plaza Vieja
Küba’ya tepeden bakmak isterseniz, fotoğraf çekmekten de hoşlanıyorsanız eğer, burada bulunan ‘’Camara Oscura’nın’’ tepesine çıkabilirsiniz. Güzel yemek yiyip, güzel bir kahve içebileceğiniz kafelerin olduğu, sevdiklerinize hediyeler alabileceğiniz hediyelikçilerin olduğu, kartpostal koleksiyonunuza yeni kartpostallar bulabileceğiniz bir meydandasınız. Keyfini çıkarmalısınız!
Calle Obispo
Halkın içine karışabileceğiniz, yaşamlarını yakından gözlemleyeceğiniz, canlı kalabalık ve turistten arındırılmış bir sokak. Obispo; Plaza Armas’tan, Pargue Central’e doğru uzanan bir sokak olup, sokak üzerindeki pazarlardan resimle, afişler ve hediyelik eşyalar alabilirsiniz. Bu sokakta alışveriş yapacaksanız eğer indirim isteyebilirsiniz!
Malecon
Deniz kenarında oturup dinlenmek, sohbet etmek isterseniz, Havana’nın yaklaşık 8 km uzanan sahil şeridi olan Malecon’u tercih etmelisiniz. Havana’da bulunan, Türk heykeltıraş Metin Yurdanur eseri olan, Mustafa Kemal Atatürk büstünü, Malecon’un üzerinde Plaza Armas’a yakın diyebileceğimiz, Puerto Caddesi’nde ziyaret edebilirsiniz.
El Capitolio
Mimari açıdan ABD’de bulunan Capitol’e benzeyen, devrimden önce kullanılan, eski hükümet binası. Bina bugün Küba Bilimler Fakültesi ve Ulusal Bilim ve Teknoloji Kütüphanesi olarak hizmet veriyor. Ziyarete açık olan bu binayı görülecek yerler listenize eklemelisiniz.
Morro Kalesi
Bu kale, Havana Körfezi’nin girişini korumak üzere yapılmış en eski kalelerdendir. 1589 yılında İtalyan mimar tarafından Küba, İspanya işgali altındayken yapılmıştır. Bir şehrin tarihine şahitlik etmiş, geçmişin izlerini üzerinde taşıyan, tarihi yapıtı Morro Kalesi’ni de gezilecek, görülecek yerler listenize eklemelisiniz.
HAVANA’ DA GECE HAYATI
Müziğin, dansın şehri olan Havana’da sizinle dans etmek isteyen biri olursa, dans edin. Çünkü gerçekten dans etmek istiyordur. En güzel canlı müziğin olduğu, kayda değer gruplarla müziğe doyma saatleri 23:00 ile 03:00 arasıdır.
…VE MÜZİK
Havana’da müziksiz bir dakika durmak mümkün değil. Sokaklarda, kafelerde canlı müzik yapan birçok gruba rastlamak mümkün. Salsa, rumba, çaça herkesin yapabildiği danslar… Küba’nın dünya müziği içerisinde kendine has bir yeri var. Pek çok Latin şarkıcı Küba müziği etkisi taşıyor.
NE ALINIR?
Puro ve romun dışında hediye olarak alınacak birçok alternatif var. Bunların başında yerel pazarlarda satılan takılar geliyor. Takılar eski zamanlardan kalma gümüş, çatal, kaşık ve bıçakların eğilip bükülmesi ile yapılmış. Hem insanoğlunun yaratıcı zekasını, hem de sınırlı imkanlar içinde bile yeşeren ticaret ruhunu görmek açısından ilginç.
NE YENİR?
Küba yemeklerinde de fazla seçenek yok. Yemekteki seçimleriniz; dana biftek, tavuk ızgara, salam dilimi ızgara, tava balık veya domuzdan ibaret. Her yemekle birlikte sofraya siyah fasulye ile birlikte pişirilmiş pilav, haşlanmış patates veya kızarmış muz, yanında da salata niyetine doğranmış lahana servis edilir. Ayrıca sokağın bir kenarında, küçük bir traktörün çektiği su tankerinden bira satışı yapıldığını görürseniz şaşırmayın.
Ev yapımı bu biranın fiyatı çok ucuz. En iyi puro, en iyi rom, en iyi kahveyi içmek ve aşk ve ihtilaller ülkesinin sıcak insanlarını tanımak isteyenler Havana’yı tatil planlarının başına yerleştirebilir. Havana, belli ki önümüzdeki yıllarda çok büyük bir değişime sahne olacak. Henüz bu kadar kendine özgüyken bu harika ülkeyi ziyaret etmeli ve bizzat yaşamalı. Havana’ya gitmeyi düşünüyorsanız eğer; görkemli kutlamalar nedeni ile 1 Mayıs’ın en çok tercih edilen tarih olduğunu hatırlatmak isteriz.