Avrupa’nın ortası denince ilk akla gelen ülkeler Avusturya, Macaristan, Slovakya ve Çek Cumhuriyeti’dir. Ayrıca gene Avrupa’nın ortası neresidir diye sorulduğu zaman, her daim bu ülkelerin başkentleri gündeme gelmektedir. Bu sayımızda sizlere işte bu orta noktalardan birisi olan Çek Cumhuriyeti’nin tarihi başkenti Prag, yani Çekçe okunuşuyla Praha’yı tanıtacağız. Dünyanın en güzel şehirlerinden birisi olarak kabul edilen Prag, bu üne özellikle tarihi kimliği ve bunun ciddi bir şekilde korunabilmiş olması ile ulaşmıştır.
Peki şehrin bu tarihi kimliği nereden gelmektedir. Kısaca bundan bahsedilmesi gerekmektedir. Öncelikle Avrupa’nın ortası denen yerlerden birisi olan Prag’ın coğrafi olarak çok merkezi bir noktada olduğunu görüyoruz. Bu merkezi vaziyet her daim büyük imparatorlukların iştahını ve ilgisini kabartmış, ayrıca şehre günümüz tabiriyle bir çok yatırımında gelmesini sağlamıştır. Ticaret rotalarının da üzerinde olması sebebiyle her daim zenginlik bu kente akmıştır.
Pek çok istila gören ama her istilacı kavmin bir değer kattığı şehir Prag…
Prag merkezi konumundan dolayı sıkça istila edilen bir şehir olagelmiştir. Antik çağların ardından ilk büyük istilayı Kelt kavmi gerçekleştirmiştir. Yaklaşık olarak milattan önce ikinci yüzyılda Keltlerin ele geçirdiği şehre, zaman içerisinde Germen kavimleri yerleşmişlerdir. Yaklaşık olarak altıncı yüzyılda bölgeye Slav kavimlerin gelişine kadar Germenler, Prag ve çevresine egemen olmuşlardır.
Roma İmparatorluğu’nun çöküşünün ardından Germenler batıya doğru göç ederler ve neticede Prag, bir Slav şehri olma yolunda ilk adımını atar. Şu an tamamen bir Slav kenti olan Prag, yaklaşık olarak altıncı yüzyılda bu kimliğini kazanmaya başlamıştır. Dokuzuncu yüzyıla kadar Slav kavimlerinin Prag’a yerleşme süreci devam eder. Bu esnada Slav kavimler Hıristiyanlıkla tanışmış ve bu din sayesinde kilise mimarisinin güzel örneklerinin inşa edilmesi süreci de başlamıştır.
Dokuzuncu yüzyıldan yaklaşık olarak on dördüncü yüzyıla kadar ki zaman diliminde, günümüze kadar ulaşan şehrin ilk kıymetli binaları inşa edilir. 885 tarihinde yapımı biten Prag Kalesi, Prag Kalesi’nden yetmiş yıl sonra inşa edilen Vysehrad Kalesi ve 1270 yılında tamamlanan Eski-Yeni Sinagog adındaki binaları anmak gerekmektedir.
On dördüncü yüzyıldan sonra şehrin kontrolü Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu’na geçer. Bu imparatorluğun idaresi altında şehre bir “Yeni Şehir” kısmı ilave edilir. Ayrıca Vltava nehri üzerine 1357 tarihinde Charles Köprüsü ve 1347’de de Orta Avrupa’nın en eski üniversitesi olan Charles Üniversitesi kurulur.
Habsburg Haneda’nı ile Prag şehri maddi manevi bir atılım yaşar…
Prag altın çağlarını Habsburg Hanedanı’nın şehri kontrol etmeye başlaması ile yaşar. Kutsal Roma- Germen İmparatoru’da II. Rudolf, Prag Kalesi’nde yaşamaktadır ve pek çok kıymetli insanı da yanında misafir etmektedir. Kepler ve Tycho Brahe gibi önemli bilim adamlarının yanı sıra pek çok müzisyen ve ressam burada vakit geçirmiştir. Neticede bizlerin karanlık çağlar olarak adlandırdığı zamanlar Prag için kültür, sanat ve bilimsel açıdan zengin geçmiş ve bu şehir ile binalarına da yansımıştır. Gezilecek yerler kısmında bunlardan detaylı bir şekilde sizlere bahsedeceğiz.
Son olarak Prag, Habsburg Hanedanı’nın I. Dünya Savaşı’nın ertesinde yok olması neticesinde 1918-1938 tarihleri arasında yaşamış ilk Çekoslovakya Cumhuriyeti’nin başkenti olur. Maalesef ki bu şehir II. Dünya Savaşı esnasında Nazi ordularının işgali altında kalır. Lakin şehir şans eseri Avrupa’nın en az bombalanan yerlerinden birisi olması sebebiyle tarihi kimliğine çok az darbe almıştır. Naziler Avrupa’dan temizlendikten sonra Çekoslovakya Sovyet Bloku’na bağlanmıştır. 1992 bağımsız olan ülke, 1993 yılında Çek Cumhuriyeti ve Slovakya olarak ikiye ayrılır. Çekoslovakya’nın kadim başkenti ise artık Çek Cumhuriyeti’nin baş- kenti olarak hayatına devam etmektedir.
Prag’taki Gezilecek Yerler
İstanbul’un kardeş şehri Prag’daki gezilecek yerleri listelemeden evvel bu şehrin tarihi merkezinin Unesco tarafından tamamen Dünya Mirası Listesi’ne alındığını belirtmekte fayda var. Yani tarihi merkezde bulunan en ufak taşın bile çok ciddi kıymeti ve önemi var. Avrupa’da üretilmiş Romanesk, Gotik, Rönesans, Barok, Rokoko, Yeni-Rönesans, Yeni-Gotik, Art Nouveau ve Kübik gibi neredeyse her tip mimari akımdan oldukça fazla iz bulabileceğiniz şehirde, standart bir konut bile oldukça değerli bir gözlemi hak etmektedir.
- Prag Kalesi: Guiness rekorlar kitabının yorumuna göre dünyanın en büyük tarihi kalesi burasıdır. Yaklaşık olarak 1100 yıllık olan bu kaleden enfes bir şehir manzarası izlenebilir. Ayrıca kalenin girişinde her saat başı askerlerin nöbet devir teslim töreni yapılmaktadır. Oldukça disiplinli ve estetik olan bu törenin kati surette izlenmesi gerekmektedir.
- St. Vitus Katedrali: Gotik mimarinin enfes bir örneği olan bu katedral Prag Kalesi’nin içerisinde bulunuyor. Çek Cumhuriyeti’ndeki en büyük ve özenli işçiliğin sarf edildiği bu örnek, yaklaşık altı yüz yıllık bir inşa sürecinin ardından 1929 yılında tamamlanmıştır. Girişinin ücretsiz olduğu katedralin tamamını gezmek için maalesef ücret ödenmesi gerekmektedir.
- Astronomik Saat: Prag’ın Eski Şehir kısmında bulunan bu eser 1410 yılında inşa edilmiştir. Şehrin simgesi denebilecek bu yapının orijinal adı Orloj’dur ve her saat başında canlandırılan yaklaşık bir dakikalık bir performansa sahne olur. On iki havarinin yüzlerini gösterdiği bu sevimli gösterinin yanı sıra bu saat ayrıca üzerinde hepsi bir mevzuyu temsil eden figürler de taşımaktadır. Bu simgelerden bir tanesi ise bir Türk’ü temsil etmektedir. Türk eğlence ve dinlenmeden bahsetmektedir. Bu saat kulesinin zamanı belirtmek haricindeki bir diğer becerisi de dünya ve güneşin konumlarını göstermesidir.
- Charles Köprüsü: Vlatava Nehri üstünde pek çok köprü mevcuttur. Bunlardan en önemlisi ise 1357 tarihinde yapıldığını belirttiğimiz Charles Köprüsü’dür. Gerçi bu köprünün de tam bitiş tarihi on beşinci yüzyılın sonlarını bulmaktadır. Her medeni ülkede olduğu gibi bu tarihi yapıda araç trafiğine kapalı olduğu için rahatça gezilebilmektedir. Kule üzerinde otuza yakın heykel mevcuttur. Bunların yanı sıra müzisyenler ve hediyelik eşya satıcılarına tesadüf edebilirsiniz. Düşük bir giriş ücreti ile mükemmel fotoğraflar çekebileceğiniz köprünün başında bulunan kuleye de çıkabilirsiniz.
- Yahudi Bölgesi: Prag Kalesi ile Eski Şehir Meydanı arasında kalan sahada eski bir Yahudi yerleşimi olan bölgeyi gezebilirsiniz. Avrupa’nın aktif olan en eski sinagogu bu bölgede yer almaktadır. Eski-Yeni Sinagog adındaki yapı her ne kadar 1380 yılında kiliseye dönüştürülmüş olsa bile 2006 yılında yeniden sinagog haline getirilmiştir. Bu bölgede ayrıca orijinal Yahudi evleri, İbranice saat kuleleri ve Avrupa’nın en eski Yahudi mezarlığı bulunmaktadır. Bunların yanı sıra Franz Kafka’nın evi de bu bölgede yer almaktadır.
- Franz Kafka’nın Evi: Prag’ta yaşamış olan Franz Kafka’nın bir dönem ikamet ettiği ev, hemen Prag Kalesi’nin çıkışında yer almaktadır. Girişinin ücretli olduğu evin benzeri para tuzağı pek çok mekan bulunmaktadır. Bu sebepten dolayı orijinali hariç diğerlerinden uzak durulmasını tavsiye ederiz.
- Aziz Nikola Kilisesi (Mala Strana): Aziz Nikola’ya adanmış bu Barok kilise muhteşem mimarisi ile ziyaretçileri kendisine çekmeyi bili- yor. Anselmo Lurago tarafından inşa edilen yapı 1750’li yıllarda tamamlanıyor.
- Pisek Kapısı: Yaklaşık üç yüz yıllık olan bu şehir kapısı zarif Barok bir mimariye sahiptir. Marian Duvarları adındaki şehir surları serisinin önemli bir kapısıdır.
- Petrin Gözlem Kulesi: Sanki bir Eyfel Kulesi’ni andıran bu modern yapı yaklaşık altmış üç metre boyundadır. Üst katlara bir asansör vasıtası ile çıkılabilen bu kuleden keyifli bir Prag manzarasını izleyebilirsiniz.
- John Lennon Duvarı: Esasında standart bir duvardır. Lakin 1980’li yıllardan beri bu duvar üzerine özgürlüğe adanmış grafitiler yapılmaktadır. Turistlerin Prag’da oldukça sevdiği lokasyonlardan birisidir.
- Kampa Adası: Vltava nehri üzerindeki minik bir adadır. Mala Strana tarafında bulunmaktadır. Bu ada üzerinde bir modern sanat müzesi olan Kampa Müzesi yer almaktadır.
- Týnský Chrám Kilisesi: Prag’ın Eski Şehir kısmında yer alan bu kilise kesinlikle görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Meşhur astronom Tycho Brahe’nin mezarının da yer aldığı bu kilise mimarisi ise nefes kesiyor. Sanki bir film sahnesinin içinde yer alınıyormuş gibi hissettiren bu kilise seksen metrelik bir yüksekliğe ve içerisinde oldukça güzel bir orga sahip.
- Powder Kulesi ve Kapısı: Hem bir şehir kapısı hem de bir kule vazifesi görmüş bu bina, Gotik mimariye sahip oldukça güzel bir yapıdır. On birinci yüzyılda inşa edilmiş şehir kapılarından bir diğeridir. Prag’ın Eski ve Yeni Şehir kısımlarını birbirinden ayırmaktadır.
- Eski Şehir Meydanı: Prag’ın en önemli gezi noktalarından bir diğeri de bu meydandır. Yukarıda bahsedilen Týnský Chrám Kilisesi, Astronomik Saat ve Aziz Nikola Kilisesi bu meydanda yer almaktadır. Bunların yanı sıra bir sanat müzesi ve Çek Ulusal Galerisi de burada bulunmaktadır. Ayrıca meydan pek çok heykele de ev sahipliği yapmaktadır.
Özellikle din reformcusu olan Jan Hus’un heykeli dikkate değerdir. Meydanın bir diğer özelliği de Noel ve diğer Hıristiyan dini bayramlarda bu alanın bir Ortaçağ pazarı şeklinde düzenlenmesidir. - Prag Dekoratif Sanatlar Müzesi: Hem binası hem de içerisinde sergilenenler ile göz dolduran bu müzeyi kesinlikle ziyaret edilmesi gerekenler listenize koymanız gerekmektedir. 1885 yılında açılan müzede saatten mücevhere, oyuncaktan tekstil ürünlerine kadar pek çok metal, ahşap ve diğer hammaddelerden yapılmış malzemeler tarihi bir sıralama ile gösterilmektedir.
- Vaclavske Meydanı: Prag’ın bir diğer meşhur meydanı burasıdır. Yaklaşık olarak kırk beş bin metrekarelik bir alanı kaplayan bu meydan Yeni ve Eski Şehir arasında bir sınır vazifesi görmektedir. Pek çok tarihi ve siyasi hadisenin yaşandığı bu meydan müzeler, anıtlar ve heykeller ile doludur.
- Prag Ulusal Müzesi: Günümüzde yaklaşık on dört milyon parçanın sergilendiği müze, 1818 yılında kurulmuştur. Vaclavske Meydanı’nda yer alan müze sadece binasını görmek için bile ziyaret edilebilir. İçerik olarak etnografya, nümizmatik, prehistorya, protohistorya ve Çek tarihi kısımlarına sahiptir.
- Dans Eden Ev: 1996 yılında tamamlanmış olan bu bina, esasında bir sigorta şirketinin ana merkezidir. Çok ilginç ve sanki cidden dans ediyormuşçasına duran bu binayı turistlerin daima en azından uzaktan da olsa görmek istediklerini belirtelim.
- Charles Meydanı: Avrupa’daki Ortaçağ’dan kalma en büyük meydan budur. 1860 yılında bir şehir parkı olarak dizayn edilmiş bu alan yaklaşık yetmiş bin metrekarelik bir sahayı kaplamaktadır. 1348 yılında tasarlanmış ve on beşinci yüzyılın sonunda ismini almıştır. Aziz İgnatius Kilisesi ve Yeni Belediye Binası bu meydanda yer almaktadır.
- Yeni Belediye Binası: Her ne kadar Yeni Belediye Binası denilse bile kökeni on beşinci yüzyıldan eskiye giden ufak ama sevimli bir yapıdır. Bina “Camdan Atma” tabiri ile ünlenmiştir. Prag halkı bir takım siyasi sorunlarını çözebilmek için bazı kimseleri dönem dönem camdan atmışlardır. Üç kere gerçekleşen bu “Camdan Atma” hadiselerinden ilki bu binada gerçekleşmiştir.
Kaynak / Reference: https://en.wikipedia.org/wiki/Prague, http://www.prague.eu/en, http://www.czechtourism.com/a/prague/, http://www.lonelyplanet. com/czech-republic/prague, http://www.prague.cz/, https://www.pragueexperience.com/, http://www.myczechrepublic.com/prague/