Röportaj

SİNTEK Maden ve Enerji Projelerinden Sorumlu Proje Müdürü Gamze ALIŞ: “Küçük yaşlarda gelişen tasarruf bilincinin her bireyin kişiliğine yerleşerek davranış biçimine dönüşeceğini düşünüyorum.” | SintekPlus Sayı 12

Kendinizden bahseder misiniz? Maden ve Enerji sektöründe ne zamandır çalışıyorsunuz? Bitirdiğiniz okul, yurtdışı eğitimleri ve yurt dışı çalışma hayatı vb.…
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü mezunuyum. Mezun olduğum 2005 yılından itibaren sektörde aktif olarak yer aldım. Kömür ve metal madenciliğinde bir süre çalıştıktan sonra maden, enerji ve inşaat teknolojileri konusunda, tedarikçi olarak faaliyet gösteren 2 ayrı firmada, sırası ile Maden Mühendisi, Ürün Sorumlusu, Ürün Müdürü ve Proje ve Satıştan Sorumlu Genel Koordinatörlük olmak üzere, farklı pozisyonlarda görev aldım.

Bu firmalardaki çalışmalarım kapsamında konusunda uzman, saygın ve dünya genelinde bilinirliği ve referansları olan pek çok yurtdışı firmalarının, Türkiye ve komşu ülkelerdeki küçük-orta-büyük ölçekli maden ve enerji projelerine entegrasyonunu sağlamayı, sinerji yaratmayı ve emniyetli, güvenilir, verimli bir çalışma ortamı tesis ederek uzun soluklu bir işbirliğini hedefledik. Şu anda da, Maden ve Enerji Projelerinden Sorumlu Proje Müdürü olarak, Sintek ailesinde kariyerime devam ediyorum.

Türkiye’de maden ve enerji sektörünü değerlendirir misiniz? Hangi alanlarda boşluk var. Sektör hangi alanlara yatırım yapmalı?
Ülke olarak, uzun yıllardır enerjide dışa bağımlı olduğumuz gerçeği ile yaşıyoruz ve buna bağlı olarak oluşan ciddi bir ithalat yükümüz bulunuyor. Özellikle son yıllarda doğalgaz ve ithal kömürden kaynaklanan bu ağır yükün hafifletilebilmesi adına, yeraltı kömür zenginliklerimiz ile yenilenebilir enerji kaynaklarından olan rüzgar, güneş ve jeotermalin payını artırmak sureti ile enerjide dışa bağımlılığımızın azaltılmaya çalışıldığına şahit oluyoruz. Bu kapsamda geçtiğimiz yıllarda ortaya konan yerli ve milli enerji politikalarının, ülkemiz ekonomisine önemli katkı sağlayacağına ve bunun yanı sıra arz güvenliğindeki sıkıntıları da büyük oranda bertaraf edeceğine inanıyorum.

Özellikle devletimizin de çeşitli teşvik araçlarıyla desteklemekte olduğu yerli linyit yakan enerji santrallerindeki ekipmanların, yerli üretimle desteklenmiyor olmasının büyük bir boşluk olduğu kanısındayım. Yeni santrallerin yatırım sürecindeki imalat ve montaj işlerinden halen işletmede olan santrallerin yedek parça teminleriyle rehabilitasyon işlerine, uygun teknolojilerin adaptasyonunu sağlayarak, yerli üretimin payını artıracak yatırımların yapılmasını anlamlı buluyorum.

Devletin maden ve enerji sektörü için yapması gerekenler nelerdir?
Devletin enerji sektöründe ortaya koymuş olduğu stratejinin oldukça değerli olduğunu düşünüyorum. 2017 yılı içerisinde ilk kez yapılan yerli kömür yatırım ihalesi (Çayırhan-B) ile rüzgar ve güneş yatırımlarına yönelik ihale yöntemleri olan YEKA’ların sektörde yatırımcıların önünü büyük oranda açtığını sanıyorum. Özellikle yerli kömür santrallarının kredilendirilebilmeleri adına devlet tarafından verilen enerji alım garantisini oldukça önemli buluyorum.

Yatırımcıların kredi arayışlarında finans kuruluşlarınca enerji alım garantisinin sorgulandığını duyuyoruz. Bu durum aslına bakarsanız ülkemizin ekonomik ve jeopolitik yapısından kaynaklanıyor. Enerji sektörünün ileriye dönük olarak barındırdığı belirsizlikler finans kuruluşlarının finanse ettiği yatırımların geriye dönüşleri konusunda kafalarındaki soru işaretlerini artırmaktadır.

Dolayısıyla, alım garantisi olarak vücut bulan teşvik mekanizmasının bu soru işaretlerini kaldırmakta bir nebze işe yaradığını görüyorum. Tabii ki bu teşviğin serbestleşen enerji ticaret sektöründeki dengeleri de gözetmesi gerekiyor. Bu bağlamda devletin sektörün serbestleşmesini kontrol etmesi gerekiyorken sektör oyuncularının çeşitlendirilmesini de sağlayacak adımları atması gerektiğini düşünüyorum. Bunun için özellikle sermaye gücü anlamında kuvvetli yatırımcıları düzenlenen ihalelere çekmek için devletimize büyük bir görev düşüyor.

Temiz enerji nedir? Temiz enerji kaynakları nasıl korunmalıdır?
Temiz enerji, adı üstünde temiz… Çevrenize baktığınızda en az iz bırakan, soluduğunuz havada, içtiğiniz suda, yaşadığınız çevrede, gördüğünüz canlılarda, varlığını en az hissettiren…Çevreyi en az düzeyde kirleten, çevreye saygılı enerji demektir. Halihazırda dünya üzerinde kullanılan bütün enerji kaynaklarının çevreye az veya çok etkisi bulunmaktadır.

Örneğin, bir enerji kaynağı olan suyun hidroelektrik santrallarda değerlendirilmesi yüzey sularının dengesiyle oynayıp derelerin güzergahı boyunca etrafında yaşayan canlıların yaşam şekillerini değiştirebilmekteyken kömür yakan bir termik santral baca gazından çıkan içeriği dolayısıyla etrafındaki canlıların hayatına etki edebilmektedir.

Önemli olan bu olumsuz etkilerin, uzman ellerde, mümkün olan en iyi teknolojiler kullanılarak en aza indirilmesidir.
Enerji üretiminde tüm kaynakların temiz şekilde kullanılması kadar, üretilen temiz enerjinin tasarruflu şekilde kullanılması da bu amaca katkı yapacaktır. Bu anlamda eğitimin yeri oldukça önemlidir.

Özelleşen enerji dağıtım sektöründeki dağıtım şirketlerinin ilkokullara enerji tasarrufuyla ilgili eğitimler vererek büyük bir sosyal sorumluluk örneği gösterdiklerini duyuyorum. Bunun oldukça önemli olduğunu; zira, küçük yaşlarda gelişen tasarruf bilincinin her bireyin kişiliğine yerleşerek davranış biçimine dönüşeceğini düşünüyorum.

Enerji verimliliği ve tasarrufu alanında neler yapılmalıdır?
Daha önce de ifade ettiğim üzere, enerji tasarrufu bir bilinçtir. Küçük yaşlardan başlayarak, bu bilincin teşkil edilmesi çok önemlidir. Enerji verimliliği ve tasarrufuyla ilgili, birey olarak hepimize görev düştüğüne inanıyorum. Enerji sektörüne hizmet eden bizlerin, bu anlamda sorumluluğunun önemli olduğunu düşünüyorum.

Aslına bakarsanız her ortam bir okuldur, enerjinin üretilmesi yolculuğuna şahit olarak bizlerin enerjinin verimli ve tasarruflu şekilde kullanılması adına her fırsatta bu konuyu dile getiriyor olması oldukça önemli. Enerji verimliliğinde, tüketimi esnasında alınacak önlemler kadar, üretimi esnasındaki süreçler de önem taşımaktadır. Son teknoloji ekipmanların kullanımı da bu sürece katkı sağlamaktadır. Enerji kaynaklarımızın büyük çoğunluğunun tükeneceği gerçeğini göz önüne alarak, bu kaynakların verimli şekilde kullanılarak, mümkün olan en fazla enerji miktarının üretiliyor olması gerekmektedir. Dolayısıyla üretim teknolojilerinin sürekli gelişmesi oldukça önemli.

Dünya enerji sektörünü nereye gidiyor. Gelişen teknolojinin enerjiye faydaları nelerdir?
Hepimizin bildiği üzere dünya artık son teknoloji ürünleri konuşuyor. Geçtiğimiz günlerde Tesla Motors firmasının Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Elon Musk’ın ülkemizi ziyaretiyle farkındalığımızın arttığı elektrikli araç kullanımı, enerji sektörüne önümüzdeki yıllarda ne kadar fazla ihtiyaç duyacağımızı açıkça göstermektedir.

Kayıtlı verilere göre, dünyada bir günde tüketilen petrol miktarı, 86 milyon varilin üzerinde ve bu miktarın da her yıl ortalama %1,3 oranında artış gösterdiği ifade ediliyor. Talebin %40’ı otomobil ve hafif ticari araçlardan, %40’ı kamyonlardan, %20’si ise deniz ve havayolu taşımacılığı ile petrokimya endüstrisinden geliyor. Dünya petrol rezervlerinin oldukça kısıtlı olduğu gerçeği yanı başımızda duruyor ve orta vadede yeni rezervlerin bulunamaması durumunda tamamen tükenecek. Dolayısıyla, elektrik enerjisinden faydalanmak sureti ile hareket eden taşıtlara, önümüzdeki yıllarda trafikte daha fazla rastlayacağımız bir gerçek.

Hatırlarsanız elektrikli araçlar piyasaya ilk çıktıklarında bataryaları oldukça büyük olmasına rağmen, menzilleri oldukça kısıtlıydı. Gelişen teknolojiyle beraber, diğer pek çok teknoloji ürününde olduğu gibi, araçların bataryaları küçülerek dolu bataryayla aldıkları mesafe artmaya başladı.

Bu iyileştirmelerin devamı gelecek muhakkak ama tüm bu iyileştirmeler yapılırken değişmeyecek olan tek gerçek, insanlığın enerjiye olan ihtiyacı. Enerjinin temiz, verimli ve güvenli şekilde üretilerek arzının da güvenli şekilde temin edilmesine bugün olduğundan belki daha fazla yarın ihtiyacımız olacaktır. Ülkemizde faaliyet gösteren sektör oyuncularının da bunun bilincinde olarak yatırımlarını buna göre yönetmeleri önemli olacaktır.

Eklemek istedikleriniz?
2018 yılının sektörel bazda ivme kazanacağımız bir yıl olacağı öngörüsündeyim, bu anlamda beklentilerimizin gerçekleşeceği bir yıl olmasını ümit ediyorum. 2018 yılının tüm dünya insanlarına öncelikle barış ve huzur getirmesini, tüm okurlarımızın da sevdikleri ile beraber sağlıklı ve özledikleri gibi bir yıl geçirmelerini temenni ederim.

En Üste Çık