Bizden Haberler

Sintek’in Sürdürülebilirlik Yolculuğu

Sintek’in Sürdürülebilirlik Yolculuğu

SintekPlus

Önder Demirci, Sintek Group/Sürdürülebilirlik Müdürü

SintekPlus: Önder Bey, okurlarımızın sizi daha yakından tanımaları için kendinizden kısaca bahseder misiniz?

    Önder Demirci: Hacettepe Üniversitesi Maden Mühendisliği mezunuyum. Mesleğe Eti Bakır Küre Tesisleri’nde Proses Mühendisi olarak başladım. 2000’li yıllarda savunma sanayiinde ortaya çıkan fırsatla birlikte farklı bir sektöre geçerek TUSAŞ’ta yaklaşık 18 yıl proje yönetimi altında çeşitli birimlerde uzman ve yönetici olarak görev yaptım.

    İnsan kaynağı da dahil olmak üzere kıt kaynakların verimli kullanılması, çevre ve yönetişime yönelik tecrübemi ve farkındalığımı işime maksimum seviyede yansıtabileceğim çok özel bir teklif ile gelen SİNTEK’te 2025 Ocak ayından bu yana Sürdürülebilirlik Müdürü olarak görev almaktayım.

    SP: SİNTEK’in temel sürdürülebilirlik vizyonunu bizimle paylaşabilir misiniz? Ayrıca, sürdürülebilirlik ile SİNTEK’in yollarının nasıl kesiştiğini ve bu yaklaşımın şirket stratejisindeki yerini anlatabilir misiniz?

      ÖD: SİNTEK’in hikayesi, sektörde 20 yıllık deneyimi bir araya getirerek, yenilikçi ve sürdürülebilir çözümler sunma vizyonuyla şekillendi. SİNTEK olarak sadece projeleri tamamlamakla kalmayıp, müşterilerimize katma değer yaratan ve çevresel ile sosyal sorumlulukları gözeten bir yaklaşımı benimsemek her zaman önceliğimiz oldu. Geçmişte sürdürülebilirlik ilkelerini iş süreçlerimizin temelinde tutsak da yakın dönemde bu alanda daha somut aksiyonlar almaya ve kapsamlı programlar geliştirmeye başladık. Kaynak verimliliği, çevre dostu teknolojiler ve toplumsal fayda üretimi gibi alanlarda attığımız adımlar, şirketimizin sürdürülebilirlik vizyonunu operasyonel düzeye taşıyarak, sektörde farklılaşmamızı ve uzun vadeli başarı sağlamamızı mümkün kılıyor.

      SP: SİNTEK’in sürdürülebilirlik stratejisinin temel yapı taşları nelerdir?

        ÖD: SİNTEK olarak sürdürülebilirliği yalnızca çevresel bir sorumluluk değil, kurumsal risk yönetiminden yatırım kararlarına kadar tüm iş süreçlerimizi şekillendiren entegre bir yönetişim modeli olarak ele alıyoruz.

        Stratejimizin merkezinde; enerji ve kaynak verimliliğini artırmak, karbon ayak izini azaltmak, döngüsel ekonomi ilkelerini projelerimize entegre etmek ve tüm paydaşlarımız için sosyal katma değer yaratmak yer alıyor. Bu yaklaşımı mühendislik, tedarik, inşaat ve üretim kabiliyetlerimizle ve ileri teknolojiyle birleştirerek, her projenin tasarımından devreye alımına kadar tüm aşamalara sistematik olarak entegre etmeyi hedefliyoruz. Aynı zamanda şeffaflık, hesap verebilirlik ve etik iş yapış ilkeleri doğrultusunda yönetişim standartlarımızı güçlendirerek, yalnızca bugün için değil, gelecek nesiller için de değer üretmeyi amaçlıyoruz.

        SP: Kendi operasyonlarınızda karbon emisyonlarını azaltmak için hangi adımları atıyorsunuz?

          ÖD: Tüm emisyonlarımızı GHG Protokolü’ne uyumlu biçimde izleyebileceğimiz entegre bir karbon yönetim sistemi geliştirme sürecimizi sürdürüyoruz. Bu yaklaşımla, operasyonlarımızdan değer zincirimize kadar uzanan bütüncül bir emisyon azaltım stratejisi oluşturmayı amaçlıyoruz. Dolaylı emisyonlarımızı azaltma yönündeki stratejimiz kapsamında, araç filomuzu elektrikli modellerle yenilemeye başladık ve bu doğrultuda 11 aracı operasyonlarımıza dahil ettik. Aynı zamanda, tedarik zincirimizde sürdürülebilirlik odaklı iş birliklerini artırarak dolaylı emisyonlarımızı da düşürmeyi amaçlıyoruz.

          SP: Tedarik zinciri yönetiminde sürdürülebilirlik ilkelerinizi nasıl uyguluyor, uygulamayı hedefliyorsunuz?

            ÖD: SİNTEK olarak tedarik zinciri süreçlerimizi yalnızca maliyet ve performans odaklı değil, çevresel duyarlılık, etik iş anlayışı ve iş sağlığı ve güvenliği gibi sürdürülebilirlik kriterleri doğrultusunda şekillendiriyoruz. Bu kapsamda, tedarikçilerimizin sürdürülebilirlik ile ilgili aksiyonlarını, geçmiş çevresel ve sosyal performanslarını, mevcut yönetim sistemlerini ve sektörel uyumluluklarını sistematik olarak değerlendiren bütüncül yeni bir yaklaşım geliştirmeyi hedefliyoruz. Bu yeni yaklaşım, çevresel etkilerin azaltılması, yerel kalkınmanın desteklenmesi, düşük karbonlu iş ortaklıklarının teşviki ve çevre dostu teknolojilerin benimsenmesi gibi unsurları kapsayacak şekilde tasarlanmıştır.

            Örneğin, lojistik faaliyetlerimiz kapsamında Oceans Integrity iş birliği ile her ay 1.000 ton plastik atığın denizlerden temizlenmesini destekliyor, yerel balıkçılara atık başına ücret ödeyerek sosyal sorumluluğu teşvik ediyoruz.

            SP: Kurum kültürünüzde sürdürülebilirlik nasıl bir yer tutuyor?

              ÖD: Endüstriyel tesis inşaatı gibi yüksek çevresel ve sosyal etki potansiyeline sahip bir sektörde faaliyet göstermenin bilinciyle, sürdürülebilirliği kurum kültürümüzün merkezine yerleştirdik. Bu yaklaşım, yalnızca çevresel uyumlulukla sınırlı kalmayıp; proje planlamasından tedarik zincirine, şantiye operasyonlarından iş sağlığı ve güvenliğine ve en önemlisi üst yönetime kadar tüm süreçlerimize entegre edilmesi yönünde kapsamlı çalışmalarla desteklenmektedir. Tüm çalışanlarımızın bu yaklaşımı sahiplenmesini sağlamak amacıyla; farkındalığı artırmak, sürdürülebilirlik değerlerini içselleştirmek ve performans metrikleri ile bu yaklaşımın somut biçimde hayata geçirilmesini ve sahiplenilmesini sağlamak üzere katılımcı ve birimlerle entegre çalışan bir sürdürülebilirlik yapısı inşa ediyoruz. Bu yapıyı kurum içi karar alma mekanizmalarına entegre ederek, sürdürülebilirliği kültürel bir refleks hâline getirmeyi hedefliyoruz.

              SP: Sürdürülebilirlik konularında çalışanlarınıza nasıl eğitimler veriyorsunuz?

                ÖD: Sürdürülebilirlik konusunda çalışan farkındalığını artırmak amacıyla, farklı departman ve seviyelere özel eğitim içerikleri geliştiriyoruz. Temel konular arasında iklim değişikliği ile mücadele, kurumsal karbon ayak izi yönetimi, enerji ve kaynak verimliliği, atık azaltımı ve döngüsel ekonomi uygulamaları, çevre mevzuatlarına uyum, tedarik zincirinde sürdürülebilirlik ilkeleri ile sosyal etki ve iş etiği gibi sürdürülebilirliğin çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) boyutlarını kapsayan başlıklar yer alıyor. Amacımız, sürdürülebilirliğin yalnızca bir yönetim fonksiyonu değil, tüm çalışanlarca sahiplenilmesi gereken kurumsal bir kültürün parçası haline getirmektir.

                SP: Hangi sektör paydaşlarıyla iş birlikleri yapıyorsunuz ve bu iş birliklerinin sürdürülebilirlik vizyonunuza katkısı nedir?

                  ÖD: Sürdürülebilir dönüşümü kurumsal düzeyde hızlandırmak amacıyla; kamu kurumları, sektörel düzenleyici yapılar, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerle çok paydaşlı iş birlikleri geliştirmeyi stratejik öncelik olarak görüyoruz. Bu doğrultuda, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) ve Ticaret Bakanlığı ile yürüttüğümüz görüşmeler sayesinde; özellikle kurumsal sürdürülebilirlik raporlaması, şeffaflık, denetim standartları ve gönüllü teşvik mekanizmalarına yönelik kapasitemizi güçlendirme fırsatı bulduk. Ayrıca, Responsible Teşvik Programı kapsamında elde ettiğimiz destek, sürdürülebilirlik performansımızı daha sistematik ve ölçülebilir hale getirme yönünde önemli bir adım olmuştur.

                  Teknik üniversitelerle yürütülecek bilgi paylaşımı, ortak araştırma projeleri ve öğrenci odaklı programlar konusunda iş birliği imkanlarını da büyük önemle değerlendiriyor; bu alanda aktif ve iş birliğine açık bir yaklaşım benimsiyoruz. Sektörel etkimizin, sadece operasyonel sonuçlarla sınırlı kalmayıp; aynı zamanda bilgi üretimi, kapasite artırımı ve genç yeteneklerin geliştirilmesi yoluyla da derinleşmesini amaçlıyoruz.

                  SP: Kadın istihdamı ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularında ne gibi adımlar atıyorsunuz?

                    ÖD: Kadınların geleneksel olarak erkek egemen sektörlerde — özellikle inşaat ve mühendislik alanlarında — daha fazla yer almasını desteklemek temel önceliklerimizden biridir. Bu kapsamda, işe alım süreçlerimizde teknik pozisyonlarda kadın istihdamını artırmaya yönelik hedefler belirliyoruz.  Toplumsal cinsiyet eşitliğini kurumsal kültürümüzün ayrılmaz bir parçası olarak görüyor; kapsayıcı liderlik ve güvenli, saygılı bir çalışma ortamıyla bu anlayışı destekliyoruz. Böylece, eşitlikçi ve çeşitliliği teşvik eden bir çalışma ortamı yaratmayı hedefliyoruz.

                    SP: Minerva Mühendislik’in SİNTEK Grup sürdürülebilirlik stratejisi içerisindeki rolü nedir ve sürdürülebilirlik hedeflerine nasıl katkı sağlamaktadır?

                      ÖD: Minerva Mühendislik, Sintek Grup’un sürdürülebilirlik vizyonunu mühendislik ve ar-ge yetkinlikleriyle destekleyen stratejik bir iştirak olarak konumlanmaktadır. Enerji verimliliği ve karbon ayak izinin azaltılması odaklı teknolojiler geliştiren Minerva, özellikle çimento ve yapı malzemeleri sektörüne yönelik yenilikçi ve çevre dostu mühendislik çözümleri sunmaktadır. Grup bünyesinde, Minerva’nın geliştirdiği enerji tasarruflu öğütme sistemleri ve karbon azaltım teknolojileri, Sintek’in karbon nötrlük hedeflerine ulaşmasında önemli teknik katkılar sağlamaktadır. Bu entegrasyon, sürdürülebilirlik hedeflerinin mühendislik süreçlerine sistematik olarak dahil edilmesini mümkün kılmaktadır.

                      SP: Sürdürülebilir bir iş sağlığı ve güvenliği yönetimi için dijitalleşmeden nasıl faydalanıyorsunuz?

                        ÖD: İş sağlığı ve güvenliği süreçlerimizi daha sistematik, izlenebilir ve sürdürülebilir kılmak amacıyla dijital platform entegrasyonuna yönelik bir sözleşme imzalanmıştır. Entegrasyonu devam eden bu süreçte; çağın gerekliliği olan, dijitalleşen dünya ve veriye dayalı bilgi analizlerinin faydalarından tüm dünyadaki şantiyelerimizde yalnızca Sintek olarak değil, çözüm ortaklarımız ve paydaşlarımız ile doğru ve güvenilir bilgiye ulaşmak için yararlanılacaktır. Personel eğitimleri, sağlık taramaları, risk analizleri, acil durum eylem planları, yönetmelikte belirtilen ekipmanlara ait periyodik muayene kontrol formları, iş izinleri, uygunsuzluk takibi, saha denetim raporları vb. dokümanlardan elde edilen veri havuzu ile iş sağlığı ve güvenliği süreçlerimizi tüm şantiyelerimiz ve paydaşlarımız için tek merkezden yönetilebilir hale gelmesi hedeflenmektedir. Böylece manuel süreçlerden kaynaklanan gecikmeler ve hata payları azaltılacak; kaynakların verimli kullanımı, kurumsal hafızanın güçlendirilmesi ve önleyici yaklaşımın kurumsallaşması sağlanarak, sürdürülebilir bir İSG kültürünün inşası desteklenecektir.

                        SP: Responsible® Programı kapsamında Faz I sürecine dahil oldunuz ve PwC firması ile çalışmaya başladınız. Bu sürece katılma kararınızın arkasında yatan nedenler, sürdürülebilirlik vizyonunuz, danışmanlık sürecinden beklentileriniz ve bu sürecin şirketinize sağlayacağı katkılar hakkında neler söylemek istersiniz?

                        ÖD: Avrupa Yeşil Mutabakatı, iş dünyasının karbon ayak izini azaltma, kaynaklarını verimli kullanma ve sürdürülebilirlik performansını artırma konusunda yeni bir çerçeve sunuyor. Biz de bu dönüşüme entegre olmak, yalnızca mevzuata uyum sağlamak değil, aynı zamanda kurumsal stratejimizi sürdürülebilirlik odağıyla yeniden şekillendirmek amacıyla Ticaret Bakanlığı’nın desteklediği Responsible® Programı’na dahil olduk.

                        Faz I süreci, şirketimizin çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) alanlarındaki mevcut durumunu değerlendirmek ve geliştirmeye açık yönlerimizi ortaya koymak adına önemli bir fırsat. Bu kapsamda PwC gibi global tecrübesi ve sürdürülebilirlik alanındaki uzmanlığıyla öne çıkan bir danışmanlık firmasıyla çalışmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. PwC firması ile birlikte, ESG performansımızı ölçmekle kalmayıp aynı zamanda kuruma özel, uygulanabilir ve ölçülebilir hedefler içeren bir sürdürülebilirlik yol haritası oluşturacağız. Bu yol haritası, karbon emisyonlarının azaltılmasından enerji ve su verimliliği projelerine, döngüsel ekonomi uygulamalarından dijitalleşmeye kadar geniş bir yelpazede somut adımları içerecek. Sürecin sonunda sadece çevresel etkimizi değil, rekabet gücümüzü ve ihracat pazarlarındaki uyum seviyemizi de artırmayı hedefliyoruz. Şirket içinde farkındalığı artıracak, veri temelli karar alma kültürünü güçlendirecek bu süreci stratejik bir dönüşüm aracı olarak görüyoruz. Responsible® Programı’nın ilk fazı, bizi uzun vadeli sürdürülebilirlik hedeflerimize taşıyacak sağlam bir temel oluşturuyor.

                        SP: SİNTEK, insan kaynağı, toplumsal kapsayıcılık ve genç yeteneklerin desteklenmesi gibi sosyal alanlarda nasıl bir sürdürülebilirlik vizyonu ortaya koyuyor?

                          ÖD: Sürdürülebilirliği sadece çevresel boyutta değil, aynı zamanda sosyal değer yaratma sorumluluğuyla ele alıyoruz. İnsan kaynakları süreçlerimizde bu anlayışı somut adımlarla hayata geçiriyoruz. Örneğin, “Dijital Dönüşüm” projemizle işe alım ve bordro süreçlerini dijital ortama taşıyarak operasyonel verimliliği artırırken, bulut teknolojileriyle enerji tüketimini de azaltıyoruz. Aynı zamanda engelli bireylerin iş hayatına aktif katılımını teşvik ederek kapsayıcı bir çalışma ortamı yaratmayı hedefliyor, çeşitliliği destekleyen uygulamalarla sosyal sürdürülebilirliği şirket kültürümüzün temel bir parçası hâline getiriyoruz. Yerel istihdamı özellikle saha operasyonlarımızda önceliklendirerek bölgesel kalkınmaya katkı sunuyor ve topluluklarla güçlü bağlar kuruyoruz.

                          Genç yeteneklerin gelişimi de sürdürülebilirlik stratejimizin önemli bir boyutunu oluşturuyor. Üniversite-sanayi iş birlikleri kapsamında Hacettepe Üniversitesi Kariyer Günleri’ne katılarak öğrencilerle doğrudan temas kurduk. Ayrıca üst düzey yöneticilerimizin öğrencilerle bir araya geldiği etkinliklerle bilgi ve deneyim paylaşımını teşvik ediyor, geleceğin liderlerini bugünden destekliyoruz. Tüm bu uygulamalarla hem çalışan bağlılığını güçlendiriyor hem de sürdürülebilir bir kurum kültürü inşa ediyoruz. Bu yaklaşımımız, Ankara Sanayi Odası’ndan aldığımız “İstihdamını En Çok Artıran Firma” ödülüyle de tescillenmiş durumdadır.

                          SP: Sürdürülebilirlik çalışmalarında kurumsal hafızanın ve veriye dayalı karar alma kültürünün önemi giderek artıyor. Bu kapsamda dijital sistemlerin rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

                            ÖD: Sürdürülebilirliği kurumsal düzeyde kalıcı kılmak ve operasyonel süreçlerimize entegre etmek için dijitalleşme yatırımlarımızı sistematik bir yaklaşımla şekillendiriyoruz. E-Fatura, ERP vb. dijital sistemlerle başladığımız bu süreçte, yakın zamanda entegre yönetim sistemleri için de QGRC (Quality, Governance, Risk and Compliance) yazılımını devreye aldık. QGRC üzerinden politika ve prosedür yönetimi, iç denetim, eylem planlama, risk değerlendirme ve süreç yönetimi gibi temel unsurları bütüncül bir yapıda takip ediyoruz.  Süreç bazlı yönetim anlayışını kurumsal kültürümüze yerleştirmek amacıyla yine QGRC bünyesinde yer alan “Ensemble” süreç yönetim modülünü aktif kullanıma aldık. Bu sistem aracılığıyla birimler arası iş akışlarını tanımlı, ölçülebilir ve sürekli geliştirilebilir bir yapıya kavuşturduk. İlerleyen süreçte diğer iş süreçleri için de yönetim sistemlerine entegrasyon planlıyoruz.  Tüm bu sistemleri birbirleriyle entegre ederek yalnızca verimlilik değil, aynı zamanda şeffaflık, risk yönetimi ve sürekli iyileştirme esaslarına dayanan kurumsal bir sürdürülebilirlik yönetim modeli kurmayı hedefliyoruz. Bu sayede hem yasal uyumu garanti altına alıyor hem de iş süreçlerimizi geleceğin sürdürülebilirlik standartlarına göre yeniden tasarlıyoruz.

                            SP: Son olarak, SİNTEK’in sürdürülebilirlik yolculuğunda önümüzdeki 10 yılı nasıl hayal ediyorsunuz?

                              ÖD: Önümüzdeki 10 yıl içinde SİNTEK’i, çevresel ve sosyal sürdürülebilirlikte örnek teşkil eden, dijitalleşme ve yenilikçilikle sürekli gelişen bir global oyuncu olarak konumlandırmayı planlıyoruz. Sadece operasyonel verimliliği artırmakla kalmayıp, aynı zamanda yeşil teknolojilere yatırım yaparak ve toplumsal fayda projeleriyle sektörde liderliği üstlenmeyi amaçlıyoruz. Bu süreçte, sürdürülebilirlik kültürünü tüm organizasyona derinlemesine yerleştirerek, paydaşlarımızla uzun vadeli ve sürdürülebilir ilişkiler geliştirmeye devam edeceğiz.

                                En Üste Çık