Teknik Makaleler

Türk Çimento Sektörü ve İklim Değişikliği | SintekPlus Sayı 3

1750- 2011 yılları arasında insan kaynaklı faaliyetlerle atmosfere, 2035 giga ton karbon- dioksit (GT CO2) salınmıştır. İklim değişikliği konusunda global bilimsel araştırma otoritesi olan Uluslararası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) 2013 raporu verilerine göre global sıcaklık artışını 2°C’nin altında tutmak için küresel karbon bütçesine bu rakamın üzerine en fazla 990 GTCO2 daha salınabilecektir.

IPCC, 2°C’nin altında kalma senaryosunun gerçekleşerek dünyanın geri dönüşü olmayacak küresel iklim felaketlerinden korunabilmesi için enerji tüketiminin azaltılmasını ve fosil yakıtların devreden çıkartılması gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu senaryonun gerçekleşebilmesi için sadece gelişmiş ülkelerin değil, gelişmekte olan ülkelerin ve Türkiye gibi geçiş ekonomilerinin de üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerekmektedir.

Türkiye, 2009 yılında Kyoto Protokolü’nü imzalamış, ancak diğer Ek 1 ülkelerinden farklı olarak sera gazı azaltım hedefi koymamıştır. Ancak bu durumun özellikle 2015 sonunda gerçekleşecek Paris taraflar toplantısı ile değişerek tüm dünya ülkeleri ile birlikte bağlayıcı bir emisyon azaltım hedefi konması beklenmektedir.

Bu yönde ilk adım 2012 yılında “Sera Gazı Emisyonlarının Takibine Dair Yönetmelik” ile atılarak emisyonu en yüksek sektörlere yıllık sera gazı emisyonlarını hesaplama ve raporlama zorunluluğu getirilmiştir. Yönetmeliğin kapsamının ileriki yıllarda tüm üretim sektörlerine genişlemesi beklenmektedir.

Pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de sera gazı emisyonları ekonomik gelişme ile birlikte artmaktadır. Türkiye’de sera gazı emisyonları 1990 yılından itibaren artışa geçmiştir. 1990-2102 yılları arasında Türkiye’nin sera gazı emisyonları %133,5 artarak yaklaşık 440 Mton/yıl’a ulaşarak, Türkiye’yi dünya emisyonlarının yaklaşık %1’ini oluşturur hale getirmiştir.

Sera gazı emisyonlarının azaltımına yönelik en ciddi adım 2012 yılında “Sera Gazı Emisyonlarının Takibine Dair Yönetmelik” ile atılmıştır. Bu Yönetmelik kapsamında en yüksek enerji yoğunluklu 10 sektör tesis bazında sera gazı emisyonların hesaplamak ve raporlamakla yükümlü hale getirildi. Yönetmelik ve ardından hazırlanan tebliğ Avrupa Birliği Emisyon Ticareti Sistemine Paralel olarak oluşturuldu. İlk izleme periyodu 2015 yılında başladı, ve yönetmelik kapsamındaki kuruluşlar tarafından izleme planları 2014 yılının sonuna kadar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na teslim edildi.

Türk Çimento Sektörü’nün Sera gazı azaltım müktesebatı kapsamında olması, sektörün tek başına Türkiye’nin sera gazı emisyonlarına olan katkısı düşünüldüğünde oldukça önemlidir. Türkiye, Çin, Hindistan, ABD ve İran’ın ardından dünyanın en büyük 5. çimento üreticisidir. 2012 yılında çimento üretimi 68.000.000 tonu bularak, 52 üretim tesisi ile Türkiye’nin GSMH’sının %12’sini oluşturmuştur.

Türkiye’nin Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne (BMİDÇS) 2014 yılında sunmuş olduğu Sera Gazı Ulusal Envanter Raporuna göre Türkiye’nin Çimento Sektörü kaynaklı sera gazı toplam emisyonu 30,3 Mt olarak gerçekleşmiştir. Bu rakam Türkiye’nin toplam sera gazı emisyonlarının %6.8’ini oluşturmaktadır.

Çimento Sektörü’nde enerji tüketiminin azaltımı için gösterilen çabalar şimdiye kadar toplam enerji tüketiminin sadece %3’üne denk gelen atık yakma (incineration) ve atık ısıdan elektrik üretimi ile sınırlıydı. Türkiye’de çimento sektörü üreticilerinin atık yakmak için Çevre ve Şehircililik Bakanlığı’ndan lisans almaları gereklidir. Bu lisanslar baca gazı emisyonlarının Avrupa Birliği atık yakma direktifi 2000/76/EC’ye uygun olarak geliştirilmiş yönetmeliklere uygun olarak analiz edilmeleri ve değerlendirilmelerini gerektirmektedir.

Bu lisanslar kapsamında atık yakma birimlerinde yakılan atıklar, atık plastikler, kullanılmış araç lastikleri, atık yağlar, endüstriyel çamur, depo tankı çamuru ve biyokütledir. Ancak eğer sera gazı emisonlarının azaltımında önemli bir adım atılmak isteniyorsa, bu çalışmaların yanında tesis bazlı sera gazı izleme sistemleri geliştirilmeli ve uygulanmalıdır. Bu nedenle Türk Çimento Sektörünün, Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) ile birlikte Sera Gazı Yönetmeliğine uyum göstermek için pilot uygulamalara katılım konusunda öncülük eden enerji yoğun sektörlerden biri olduğunu görmek oldukça ümit vericidir.

Sera Gazı Yönetmeliği’nin ve ardından gelen Tebliğ’in yürürlüğe girmesinden bu yana Çevre ve Şehircilik Bakanlığı enerji yoğun sektörlerin yeni uygulamalara uyum sağlamasını kolaylaştırmak için pek çok proje uygulamaktadır. Bu çerçevede pek çok çimento üreticisi, yeni yönetmeliğin tesis bazında uygulanması için pilot uygulamalara katıldı. Bu uygulamalarda, sera gazı emisyonları izlemesi yapılabilmesi için gerekli verilerin sağlanması, hesaplamaların yapılması ve sonuçların değerlendirilmesi ile yeni yönetmeliğin Türkiye şartlarına uyumu test edildi.

Son olarak da çimento sektörüne yönelik izleme planı yapılması için rehber kitapçık ve izleme planı veri tablosu oluşturuldu. BMİDÇS ve Avrupa Birliği gerekliliklerine uygun Ulusal sera gazı envanteri oluşturulması için sektörel emisyon envanterinin de güvenilir, kesin ve tam sonuçlardan oluşması önemlidir.

Bu nedenle, diğer tüm enerji yoğun sektörde olduğu gibi Çimento sektörünün de esas amacı yüksek seviye (Tier) yaklaşımıyla ve sektördeki tüm tesisleri kapsayacak şekilde sektörel sera gazı envanterinin hazırlanmasıdır. Devam etmekte olan projeler ve eğitim faaliyetlerinin de yardımı ile Çimento sektörünün mümkün olan en yüksek seviye (Tier) yaklaşımını Yönetmeliğin uygulanmaya başladığı ilk üç yıl içinde gerçekleştirebilmesi mümkündür.

Elbette sera gazı emisyonlarının her zaman biraz daha iyileştirilmesi mümkündür. Bu çerçevede kısa vadede Çimento sektörünün hedefi, sektör için geliştirilmiş yöntemlerin uygulamalı eğitimlerle yaygınlaştırılması olarak seçilebilir. Bunların yanında tüm sektörel paydaşlar arasında (tedarik zinciri ve son kullanıcılar da dahil olacak şekilde) bilinç arttırma çalışmaları da önemli bir adım olacaktır.

İklim değişikliği ile mücadelede Çimento Sektörünün nihai hedefi olan sera gazı emisyonlarının azaltılması sadece iklim değişikliği ile küresel mücadeleye katkı sağlanması ve uluslararası anlaşmaların Türkiye’deki kanunlardaki yansımalarına uyum sağlamak anlamına gelmemektedir. Tüm bu çabaların, Çimento sektöründe enerji verimliliğinin arttırılması ve beraberinde maliyetlerin düşmesi ve küresel çimento piyasasında rekabet gücünün arttırılması anlamına da geldiği unutulmamalıdır.

Gamze Çelikyılmaz Aydemir İklim Değişikliği Uzmanı / Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D)

En Üste Çık