Röportajımıza sizi tanıyarak başlayabilir miyiz?
1966 Antakya doğumluyum. 1991 yılında Fırat Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra aynı yıl burslu okuduğum ÇİTOSAN bünyesindeki Elazığ Altınova Çimento fabrikasında Üretim Mühendisi olarak işe başladım. 1996 yılındaki özelleştirmeler ile birlikte Üretim Şefi olarak başladığım OYAK Elazığ Çimento fabrikasında 2006 yılında Üretim Müdürü iken, OYAK bünyesinden ayrılarak LİMAK Gaziantep çimento fabrikasında Genel Müdür Teknik Yardımcısı olarak kariyerimi devam ettirdim. 2008 yılında LİMAK Kurtalan Çimento fabrikasında Genel Müdür olarak başlayıp, 2011 yılında LİMAK bünyesinden ayrıldım. 2012 Nisan ayından itibaren ADO Grup bünyesinde çimentodan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak çalışmaktayım.
Üretim kapasiteniz hakkında bilgi alabilir miyiz?
Yurtçim Muş Fabrikası 2009’da üretime başlayan yeni bir fabrikadır. Yıllık 900.000 ton klinker üretimi ve 2.000.000 ton çimento öğütme kapasitesine sahip olan entegre tesis ile birlikte Şırnak ili Silopi ilçesinde 300.000 ton/yıl öğütme kapasiteli öğütme paketleme tesisi yer almaktadır. Şirketimizde kalite bizim önceliğimiz ve hedefimizdir. Bölgemizdeki tüketimin çoğu büyük projelerde gerçekleştiğinden ürettiğimiz ürünlerin kalite sürekliliği önem arz etmekte ve ihtiyaçlara problemsiz cevap verilebilmektedir.
Hammadde değirmeni önüne koyduğumuz Online analizör ile ürün standart sapmaları minimize edilmiştir. Yeni bir fabrika olmamıza rağmen Entegre yönetim sistemi kapsamında ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi, OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi, ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi ve ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemlerimiz bulunmaktadır.
Yurtçim olarak üretmekte olduğunuz çimento çeşitlerini kısaca anlatır mısınız?
Fabrikamızda şu anda üç çeşit çimento üretilmektedir. CEM I 42.5 R, CEM II/A LL-42,5 R ve CEM IV/B 32,5 R Pozzolanic çimento üretimlerimiz, dökme ve torbalı olarak piyasaya sunulmaktadır. Bununla birlikte bölgemizde çok fazla proje olmasından dolayı özellikle baraj projeleri, bazen spesifik çimento üretimi talep edebiliyorlar. Projelerin bu spesifik talepleri yapılan Ar-Ge çalışmaları ile karşılanmaktadır.
Hem Türkiye hem küresel açıdan günümüz çimento sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Son 14 yılda Çimento sektörü Türkiye büyümesinin üzerinde bir büyüme gerçekleştirmiştir. Türkiye’nin ortalama %4 büyüdüğü bu dönemde Çimento Sektörü ortalama %5,3 oranında büyüme kaydetmiştir. Refah düzeyinin yükselmesi, kişi başı gelirin artması insanların aklına ilk barınma ihtiyacını getirmiş, buna paralel olarak konut yapımında ivmelenme yaratmıştır.
Ancak Türkiye’de Çimento Sektörünün büyümesinin bir diğer önemli sebebi son 14 yıldır iş başında bulunan hükümetlerin alt yapı ve büyük projelere vermiş oldukları önemdir. Mevcut durumda Türkiye yaklaşık 80 milyon ton\yıl klinker üretim kapasitesine sahip ve ortalama her yıl %5 oranında büyümeye devam ediyor.
İç tüketimdeki büyümenin yavaşlaması, enerji maliyetlerindeki artışlar nedeniyle rekabet dezavantajından dolayı Türkiye ihracatının azalması gibi nedenler yüzünden Çimento sektöründe kapasite kullanım oranları aşağı yönlü trende sahip olacaktır.
Dünya çimento üretim ve tüketiminin yaklaşık %55’ini Çin tek başına yapmaktadır. Avrupa bölgesi, ABD, Japonya gibi gelişmiş ülkelerin tüketimleri azalırken gelişmekte olan ülkelerde tüketimler artmaya devam
etmektedir.
2016 için koyduğunuz hedeflere ulaşıldı mı? 2017 için öngörüleriniz nelerdir? Son dönemde İran pazarının açılması, ilerleyen süreçte Suriye ve Irak bölgelerinden gelecek olan talepleri de düşünürsek Yurtçim için nasıl bir büyüme yada atılım beklemektesiniz?
2016 yılı bizim beklentilerimiz paralelinde geçti fakat Türkiye geneline ve Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği verilerine baktığımızda Temmuz ayında yayınlanan verilere göre özellikle batı bölgelerimizde %10-11 iç tüketim artışı varken, Doğu Anadolu Bölgelerimizde %1.5 civarında azalma, Güneydoğu Anadolu bölgemizde %10’luk bir azalma görülüyor. Biz bölgedeki projelerden dolayı 2016 yılı beklentimizi karşıladık.
Ancak 2017 yılının hem bizim açımızdan hem de ülke geneli sektör açısından zor bir yıl olacağını düşünüyorum. Yakıt maliyetlerindeki çift taraflı artışlar çimento sektörü açısından maliyetleri aşırı derecede artırıp karlılığı düşürücü etki yaratacaktır. İran pazarının açılması Türkiye ihracatını olumsuz etkileyecektir.
Fakat uzun yıllar ambargo uygulanmış İran çimento sektörünün yenilenmeye ihtiyacı olacağı ve bu anlamda Türk çimento sektörünün İran’a bilgi ve teknoloji satabilecek pozisyonda olduğunu düşünüyorum. Spesifik olarak ele alırsak, Irak’ta 2007-2009 yıllarında yıllık 4 milyon tonlara varan ihracat yaptığımız miktarlar oldu. Ancak Irak’taki çimento fabrikalarının devreye girmesi ve yeni fabrikaların kurulmasıyla birlikte ihracatımızda ciddi azalmalar olmuştu.
Son yıllarda bölgedeki güvenlik problemleri nedeniyle de buraya ihracat hemen hemen sıfırlandı. 2011 yılından önce Suriye’deki çimento fabrikaları faal durumdayken bu ülkeye olan ihracatımız 2 milyon ton civarındadır. Geçtiğimiz yıl iç savaşın en yoğun olduğu dönemde 1.750 bin ton ihracatımız oldu. Burada Suriye’deki çimento fabrikalarının çok büyük bölümünün çalışmadığı gerçeğini dikkatten kaçırmamamız gerekiyor.
Suriye’de kısa ve orta vadede güvenlik sorunlarının çözülemeyeceği kanaatindeyim. İhracat açısından gelecek perspektiflerde dikkate alınmaması gereken bir pazar olarak görüyorum. İhracat anlamında Irak ve Suriye’de yakın gelecekte bir talep olacağını öngörmüyorum.
Son zamanlarda “Beton Yollar” ile ilgili projeler hız kazanmakta ve proje çalışmaları, saha analizleri yapılmakta. Özellikle Anadolu bölgelerinin hedef alınmakta olduğunu göz önüne alırsak beton yollar hakkında fikir ve görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?
TÇMB’nin uzun yıllardan beri sürekli olarak gündeme getirmesine, örnek yollar yapmasına, beton yollar ile ilgili eğitim ve seminerler düzenlemesine rağmen maalesef beton yollar konusunda mesafe alınamamıştır. Dünyada yüz yıldan bu yana kullanılan, ilk yatırım maliyeti yüksek olmasına karşın işletme ömrünün uzunluğu ve işletme bakım masraflarının azlığı nedeni ile toplam faydada asfalt yollara göre çok daha ekonomik olan, yol emniyeti açısından asfalt yollara göre çok daha üstün olan beton yol gerçekliğinin tüm kurumlar tarafından üzerinde durulması ülke menfaati gereğidir.
Devletin bunu bir politika olarak benimseyip her şeyde millileştiğimiz bu dönemde döviz ödeyerek dışarıdan alınan asfalt ile yapılan yollar yerine tamamı yerli olarak üretilen çimentoların kullanılacağı beton yolları teşvik etmesi gerektiği inancındayım. Aynı şekilde beton bariyer konusunda bilinçlenmemiz gerekiyor.
Türkiye’de özellikle son yıllarda, çimento fabrikaları “Alternatif Yakıt” kullanımı noktasında yatırım yapmakta. Yurtçim olarak yapmış olduğunuz çalışma ve yatırım planlamanızı okurlarımızla paylaşır mısınız?
Çimento sektörü, maliyetlerinin %60-70’ine yakınını enerji maliyetlerinin oluşturduğu enerji yoğun bir sektördür. Dolayısıyla enerji biriminde %1’lik tasarruf bile sektörde çok büyük katma değer yaratır. Çimento sektöründe enerji tasarrufu için akla ilk gelen alternatif atık yakma, enerji tasarrufu sağlayacak verimlilik arttırıcı projelerin geliştirilmesi ve ekipmanlarda buna yönelik iyileştirilmelerin yapılmasıdır.
Alternatif atık konusunda Türkiye’deki uygulamaları takip ediyoruz. Batı’da bir ilerleme var. Fabrikalar kullandığı enerjinin %20-30 kadarını alternatif enerjiden karşılayabilecek noktaya gelmişler. Yurtçim olarak alternatif atık yakma çalışmalarımız kapsamında atık yakma lisansımızı aldık fakat maalesef çevremizde ya- kacak alternatif atık bulamadık ve atık yakma lisansını bırakmak durumunda kaldık. Bunun için bilincin biraz daha gelişmesi lazım. Türkiye’de atık toplama, tasnif etme ve atığı nitelikli yakılabilir hale getirecek tesisler konusunda bir çok eksiklik var.
Yakın zamanda yaptığınız yatırımlarla ilgili bilgilendirir misiniz?
Yurtçim olarak yatırımlarımız devam ediyor. Hedefimiz sürdürülebilir bir gelecek yaratmak ve her zaman daha iyisi vardır mantığı içerisinde çalışmak. Bu anlayış içerisinde verimliliği artırıcı alan gördüğümüz anda yatırımın büyüklüğüne veya küçüklüğüne bakmadan hemen uyguluyoruz. Bu anlamda yakın zamanda Roller-Pres yatırımı, çimento değirmeninde hava kaldırmalı sistemden elevatörlü sisteme geçiş yatırımlarını gerçekleştirdik. R/P yatırımında spesifik enerji tüketiminde ton çimento başına 10 kwh, hava kaldırmalı sistemin elevatörlü sisteme çevrilmesi yatırımında da ton çimento başına 2,5 kwh enerji tasar- rufları sağlandı. Şirket olarak enerji üretim yatırımları da yapmaktayız.
Bu kapsamda 2 MW’lık GES yatırımımızı fabrika sahası içerisine yaptık ve yakın zamanda üretime başladık. 2MW’lık GES’ten yılda 3.5milyon Kw\saat enerji üretiyoruz. Türkiye’de enerjinin %60-70’i fosil yakıtlardan elde ediliyor ve büyük çoğunluğu yurtdışından ithal ediliyor. Dolayısıyla bu yatırımlar hem çevreye hem de ülke ekonomisine katkıda bulunacak, cari açığa yardımcı olacak yatırımlardır.
Emisyon azaltma ile ilgili araştırmalarımız sürekli olmaktadır. Alternatif atık yakma, yenilenebilir enerji yatırımları, WHR sistemleri araştırmalarımız devam ediyor. Türkiye gelecekte karbondioksit emisyonlarını sınırlandırabilecek taahhütlerde bulunabilir. Bu amaçla emisyon envarterlerinin çıkarılmasına başlandı. Çimento fabrikalarında sera gazı salınımı üretim ve yakma prosesinden kaynaklandığı için sera gazı emisyonları fazladır. Daha basit söylemek gerekirse ana hammadde olarak kullanılan kireç taşı (kalsiyum karbonat) çimentoya dönüşürken kalsiyum oksite indirgemek gerekiyor.
Bu da 100 kg kireç taşında 44 kg karbondioksiti havaya atmak anlamına geliyor. Üretim ve yakma proseslerinin toplamında her 1 ton klinker üretiminde yaklaşık 850 kg karbondioksitin havaya salınması gerekmektedir. Emisyon kaynağı klinker üretimi olduğuna göre emisyonu azaltmanın yolu klinker sarfiyatını düşürmekten ve dolayısı ile üretimini azaltmaktan geçer. Klinker üretimini azaltabilmek için de katkılı çimento tüketimini artırmak gerekir. Gerçek anlamda karbondioksit azaltımı katkılı çimento özelliklerinin geliştirilmesi ve CEM I tip çimentoları ikame etmesi ile mümkün olacaktır.
Yakın zamanda planladığınız bir yatırım çalışması var mı?
Büyük anlamda bir yatırım planımız yok ama verimlilik ve yönelik çalışmalarımız devam ediyor.